
Güzellik, Türk Dil Kurumu’na göre, insanda hayranlık ve estetik bir zevk uyandıran nitelik olarak tanımlanıyor. Konu güzellik böyle soyut bir kavramı tanımlamaya geldiğinde işler biraz karışıyor. Çünkü TDK’nın tanımında geçen estetik ve zevk unsurları da kişiden kişiye değişen kavramlar. Şimdilik güzellik kavramını bu gibi felsefi tartışmalardan ayırarak kavrama dair dünyadaki toplumsal algının günümüze kadar ne tür değişimlere uğradığına bakalım istedik.
Tarihsel Süreç
- Rönesans döneminde (14. ve 16. yy) güzellik statünün simgesiydi. Beyaz tenli ve kilolu kadınlar güzel sayılırdı.

- İngiltere’nin Victoria Dönemi’nde (1837-1901) kadınlar bedenleriyle ilgilenmeye başladı. Bellerini sıkan ve nefes almalarını zorlaştıran korseler giyerek bellerini ince gösteriyorlardı; bu da kum saati görüntüsü yaratıyordu.
- 1920’li yıllarda güzellik algısında kısa saç ve maskülen tarz öne geçti. Korse yerine daha gevşek kemerler görüldü. Kadınlar, vücut hatlarını ortaya çıkarmayan bel ve göğüslerini düzleştiren kıyafetleri tercih ettiler.
- Hollywood Çağı (1930-1940’lar) kadınların egzersiz yaparak atletik vücutlara yöneldiği bir dönem oldu. Sarışın ve kızılların ikon olduğu dönemin ünlü isimleri Jean Harlow ve Rita Hayworth’tu.
- Amerika Birleşik Devletleri’ndeki muhafazakar dönemde (1950’lerde) kadınların vücut hatlarını çok belli etmeyen kapalı giysiler tercih ediliyordu. Döneme Marilyn Monroe gibi ikonik bir isim damga vurdu.
- Sıfır beden çağı olarak anılan 1960’larda; bir yandan zayıf modeller, kısa elbiseler ve takma kirpikler yükselişe geçerken öbür yandan çiçek çocuklar olarak anılan Hippilerin tarih sahnesine girişini görüyoruz. Hippiler; büyük desenli ve renkli giysiler, İspanyol paça pantolonlar, kafalarına taktıkları bandanalar ve rastalı saçlarıyla meşhurdu.
- Disko çağı olarak bilinen 1970’lerde; yüksek bel pantolonlar giyiliyor, bronz ten ve dağınık saçlar güzel kabul ediliyordu.
- 1980’lerde moda dünyasında büyük kırılma yaşandı. Aerobik ve fitness’ın popülaritesi ile birlikte atletik vücutlar ve taytlar ilgi gördü. Ayrıca, bu dönemin temsili bir resmini çizmek gerekse herhalde vatkalı ve kabarık saçlı insan yeterli olur.

- Diğer dönemlerle karşılaştırıldığında minimalist modanın hakim olduğu 1990’larda, tek tip güzellik algısı yoktu. Günümüzde hala kullanılan “jean”ler bu dönemde ortaya çıktı. Kate Moss ince fiziği, solgun teni ve içe kapanık halleriyle 90’ların ikon isimlerinden oldu.
- 2000’lerin başında güzellik zayıflıkla eşdeğer tutuldu ve modanın güzellik simgeleri Victoria’s Secret mankenleri oldu. Jennifer Lopez, Beyonce ve Shakira gibi ünlü şarkıcılar ise geniş kalçaları ve dolgun hatlarıyla başka bir rüzgar yarattı.
Kadınlar, tarihin her döneminde değişen bu güzellik algısı uğruna ruh ve beden sağlığını kaybetmemeli ve vücutlarını baskı altına alan toplumsal normların dışına çıkabileceklerini unutmamalı. Şöyle diyoruz; modayı takip et ama istediklerini uygula!