Skip to main content

Günümüzde, akıllı telefonlar aracılığıyla herkes kolayca fotoğraf çekebilse de fotoğrafçı olmak göründüğü kadar basit değil. Mesleği fotoğrafçı olanları hobi olarak fotoğraf çekenlerden ayıran ciddi farklar var. İyi bir fotoğrafçı olabilmek için sağlam teknik bilginin yanı sıra iyi bir göze, hikaye kurgulama ve gerçek hikayenin peşinden gitmek için duyulan heyecana ihtiyaç var. Bu özelliklere deneyim de eklenirse usta bir fotoğrafçı olmak mümkün. 

Sokak, belgesel, ürün, sanat, etkinlik, gezi, manzara, mimari, stüdyo ve moda fotoğrafçılığı gibi mesleğin farklı alt dalları bulunmakla birlikte bu alanlardaki uzman fotoğrafçılar da birbirinden ayrılır. Bu yazımızda, çektiği fotoğraflarla namı dünyaya yayılan fotoğrafçıları bir araya getirdik. Fotoğrafçılıkta yeniysen ya da henüz fikir aşamasındaysan onların hikayelerinden ilham alabilirsin.

Ara Güler

20’li yıllarda hayata gelen Ara Güler, çocukluğunda sinemaya olan ilgisiyle biliniyordu; hayali yönetmen ya da oyun yazarı olmaktı ancak meslek hayatına 1950 yılında Yeni İstanbul Gazetesi’nde gazetecilik yaparak başladı. Ulusal ve uluslararası yayınlarda foto-muhabirlik yapan usta fotoğrafçı, 50’li yıllarda Paris Magnum ajansına katıldı. İngiltere’de yayınlanan “Photography Annual Antolojisi”nde dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısı arasında anılarak çok geçmeden ismini dünyaya duyurdu. Tüm dünyayı gezerek foto-muhabirlik yapan Ara Güler, sokağı, sıradan insanları ve ünlü isimleri fotoğrafladı. Özellikle İstanbul fotoğrafçısı olarak anılan Güler, çektiği fotoğraflarla şehirdeki 50’li, 60’lı ve 70’li yıllardaki yaşamı, belgesel niteliğinde sunuyordu. Ünlü fotoğrafçı, kitaplaştırılan eserlerinin yanı sıra pek çok projeye de çektiği fotoğraflarla katkı sağladı.

Steve McCurry

50’li yıllarda dünyaya gelen Steve McCurry çektiği fotoğraflarla ismini tüm dünyaya duyurmayı başardı. Kariyerine serbest foto-muhabirlik yaparak başlayan ve pek çoğumuzun aşina olduğu fotoğrafların sahibi olan McCurry, özellikle National Geographic fotoğrafçılığıyla bilinir. 70’li yıllarda çıktığı macera dolu Hindistan yolculuğu sırasında, kaçak yollarla girdiği Afganistan-Pakistan sınırındaki mülteci kampında çektiği Afgan kızının portresi günümüzde hala etkisini sürdürür. Eski gelenekler, kültürler, çatışmalar ve insanlığın verdiği mücadeleler ise ödüllü fotoğrafçının genelde izini sürdüğü temalardan.

Joachim Schmeisser

50’li yıllarda doğan Joachim Schmeisser, çocukluk yıllarından beri fotoğrafçılığa ilgi duydu. Bağımsız reklam fotoğrafçılığı yapan Schmeisser, 80’li yıllarda fotoğraf stüdyosu kurarak profesyonel çalışmalarına hız vererek fotoğraf tarzını değiştirdi. Yeni tarzıyla bizlere; insanlar, hayvanlar ve doğa odağında fotoğraflar aktaran usta isim, dokunaklı ve yeni perspektifler denemeye ilgi duyuyor.

Jimmy Nelson

60’lı yıllarda hayata gözlerini açan Jimmy Nelson’ın fotoğrafçılık hikayesi 19 yaşında Tibet yolculuğuna çıkmasıyla başlıyor. Farklı bölgelerdeki kabileleri fotoğraflayarak dünyanın ünlü fotoğrafçıları arasına ismini yazdıran Nelson, sanatsal fotoğraflarıyla öne çıkıyor. Sanatçının Çin Edebi Portreler adlı bir eseri de bulunuyor.

Eric Laffourge

60’lı yıllarda doğan fotoğraf sanatçısı, 2006 yılından bu yana profesyonel fotoğrafçılık yapıyor. Çocukluğundan beri kabilelerin hayatlarına ve farklı ülkelere ilgi duyan Laffourge’ın çektiği Kuzey Kore, Papua Yeni Gine, Etiyopya kabilelerinin fotoğrafları oldukça ses getirdi. Me’en kabilesinin Haziran ayında yeni yıl töreni için düzenlediği geleneksel yarışmanın fotoğrafları ise dünya genelinde ilgi gördü. Sanatçının eserleri; New York Times, National Geographic, Discovery Channel, CNN Traveler ve Sunday Times gibi yayınlarda yer alıyor. 

Fotoğrafçılar ve fotoğrafçılığa ilgi duyanlar bu alanın tarihine, farklı perspektiflerine ve birikimine hakim olmalı diye düşünüyoruz. Mesleğin başarılı isimlerinin fotoğrafçılığa bakışı da bunun için oldukça önemli. Farklı gözlerin yakaladığı ne kadar çok fotoğraf karesini incelersen bakış açın o kadar genişleyecek. O zaman sizi bu değerli sanatçılar ve eserlerle baş başa bırakalım.